İlaçla Tedavi

Migren tedavisinde kullanılan klasik ilaçlar iki amaçla kullanılmaktadır.
Ortaya çıkmış akut migren atağını tedavi etmek (atak tedavisi) ve baş ağrısı ataklarının ortaya çıkmasını engellemek (koruyucu ilaç tedavisi)

AKUT ATAK TEDAVİSİ

Ortaya çıkmış olan migren baş ağrısı ataklarının, evde, hastaneye gitmeye gerek kalmadan, 2-3 saat içinde, uzamadan etkili bir biçimde sonlandırılması için yapılır.
Bu amaçla basit ve kombine ağrı kesiciler, steroid olmayan ağrı kesiciler, migrene özgü baş ağrısı ilaçları, bulantı tedavisinde kullanılan ilaçlar ve nadiren bazı narkotik ağrı kesiciler kullanılabilir.
Basit, Kombine ve Steroid Olmayan Ağrı Kesiciler
Basit ağrı kesiciler migren ataklarının tedavisinde ilk tercihtir.
Ancak şiddetli ataklarda etkinlikleri yetersizdir.
Basit ağrı kesicilerin, kafein gibi bazı maddelerle kombine edilmesi etkinliklerini arttırabilir.
Migren atakları başladığında eğer bulantı varsa, bulantı önleyici ilaçlar almak hem bulantıyı azaltır hem de ağrı kesicilerin etkisini arttırabilir.
Basit ağrı kesicileri ya da triptan grubu dediğimiz migrene özgü ağrı kesicileri ağrı atağının hemen başında ya da ağrının şiddetlenmeye başladığı anda almak gerekir.
Ağrı yerleştikten sonra bu ilaçların yararı olmayabilir.
Ağrı kesicilere ulaşımın kolay olması, migren ataklarında etkinliklerinin kısıtlı oluşu baş ağrısı için sık alınmasına neden olabilir.
Kombine ağrı kesicilerin ayda 10 günden, diğer basit ya da steroid olmayan ağrı kesicilerin ayda 15 günden fazla, üç aydan uzun süre ile alınmasının 'İlaç Aşırı Kullanım Baş Ağrısına' neden olabileceği unutulmamalıdır.

Migrene Özgü İlaçlar

Triptanlar, ergotamin ve türevleri olarak özetlenebilirler.
Triptan grubu ilaçlar özellikle orta ve ağır şiddetteki migren ataklarında kullanılırlar.
Ağrının şiddetine ve hastanın özelliklerine göre seçim yapılmalıdır. Ağızdan alınan formların yanısıra, ağızda eriyen, burundan ya da cilt altından uygulanan formları vardır.
Haftada ikiden fazla kullanılmaya başlandı ise koruyucu tedavi gözden geçirilmeli ve ilaç aşırı kullanım baş ağrısı yönünden dikkat edilmelidir.
Hipertansiyonu ve kalp damar hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Ergotamin ve türevlerinin ise orta ve ağır şiddetteki migren ataklarında etkinlikleri, triptanlara göre daha azdır.
Yan etkileri ve bağımlılık yapıcı etkileri ise fazladır. Ergotamin ve türevlerinin aşırı alımına bağlı ilaç aşırı kullanım baş ağrısı sık görülür. Bu nedenle kullanırken kar zarar hesabı iyi yapılamalıdır.

Nöroleptikler ve Opioidler
Nöroleptikler hem bulantı hem de ağrı üzerine etkileri nedeniyle, çok sık olmamakla birlikte migren ataklarının tedavisinde kullanılabilirler.
Opioidler ise bağımlılık yapma riski yüksek ilaçlardır. Rutin migren tedavisinde yeri yoktur.Kalp damar hastalığı olan, atak tedavisinde kullanılan diğer ilaçların kullanılması sakıncalı olan, diğer ilaçlara yanıtı olmayan ve 3 günden uzun süren şiddetli migren atağı (status) geçiren kişilerde kullanılabilir.
Özetle migren atakları sırasında kullanılan ilaçların etkinlikleri ve yan etkileri çok çeşitlidir.Hangi atağında, kime hangi ilacın kullanılacağına mutlaka hekim karar vermelidir.

KORUYUCU TEDAVİ

Bir ay içinde belli sayının üzerinde migren atağı olan hastalarda koruyucu tedavi düşünülebilir. Migrenin koruyucu tedavisinde kullanılan klasik ilaçlar genel olarak kalp hastalıkları, hipertansiyon, depresyon ve epilepsiler gibi başka hastalıklarda kullanılan, migrene özgü olmayan ilaçlardır. Migren ataklarına iyi geldikleri rastlantısal olarak gözlenmiş, bunun üzerine bilimsel çalışmalar yapılarak migren tedavisindeki etkinlikleri kanıtlanmıştır.

Ancak son yıllarda sadece migren tedavisine özgü ilaçlar geliştirilmiş ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayı almıştır. Bu ilaçların giderek daha sık oranda tedavi seçenekleri arasına gireceği ve önümüzdeki yıllarda migrenin koruyucu tedavisinde yeni ilaçlar geliştirilmesi kaçınılmaz olarak görülebilir.
Migrenlilerde, koruyucu ilaç tedavisinin amacı, baş ağrısı sıklığını en az yarı yarıya azaltmak, ağrı şiddetini ve süresini azaltamak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Ayrıca uygun koruyucu tedavi alan hastalarda aşırı ağrı kesici alımına bağlı ilaç aşırı kullanım baş ağrısı riski de azalır.
Migrenin ilaçla koruyucu tedavisinde ilaç seçimi kişiye özgüdür ve uzmanlık gerektirir.
Kime hangi ilacın seçileceğine detaylı hasta öyküsü alınıp, titiz bir muayene yapıldıktan sonra, migren baş ağrısının özelliklerine göre kişinin özelinde karar verilir.

Seçilecek olan ilaçta ilk ve en önemli ölçüt 'etkinlik'tir! Etkinlikten kasıt, koruyucu ilacın migren atakları sıklığında en az %50 azalma sağlamasıdır. İlaç seçiminde ayrıca yaş, cinsiyet, kilo,gebelik, başka hastalıkların olup olmaması gibi pek çok faktör de göz önüne alınmalıdır.
Doğru koruyucu tedavi seçildikten sonra uygun dozda ve yeterli sürede kullanılmalıdır. Koruyucu ilaçların etkinliklerinin başlaması en az iki ay sürebilir. Tedavi süresi de her bir koruyucu ilaç için en az altı aydır.
Migren tedavisinde etkinlikleri kesin olarak kanıtlanmamış olmakla birlikte, klinik olarak kullanılabilen ve üzerinde hala bilimsel araştırmalar yapılan bazı ilaçlar da koruyucu olarak kullanılmaktadır. Magnezyum, B2 vitamini (riboflavin), Ko- enzim Q ve bazı bitkisel ilaçlar örnek olarak verilebilir.

Migrene Özgü Yen Koruyucu İlaç Tedavileri ve Migren Aşısı
Son yıllarda, sadece 'migren tedavisine özgü' koruyucu ilaçlar keşfedilmiştir. Yakın gelecekte migrenin koruyucu tedavisinde ve migren ataklarında kullanılmak üzere başka ilaçlar da tedavi seçenekleri arasına girecek gibi görünmektedir.
Bu ilaçlar migren ağrısının ortaya çıkmasında en önemli rolü oynayan. nörokimyasallardan biri olan CGRP maddesinin reseptörlerini engelleyen 'gepant' grubu ilaçlar ya da insan monoklonal antikorlarından üretilen ve yine CGRP reseptörleri üzerinden etki gösteren 'zumab' grubu ilaçlardır. Son yıllarda basında da çok sıkça söz edilen, migren hastaları tarafından da merak edilen ve halk arasında 'migren aşısı' olarak bilinen, migren tedavisinde yeni onay alan 'erenumab' da bu grup ilaçların en önemlisidir.

Migren Aşısı
Migren ağrılarının ortaya çıkamasında önemli bir rolü olan CGRP, beyinde yaygın bulunan bir nörokimyasaldır ve migren ile ilişkili beyin bölgelerinde çok sayıda reseptörü bulunur. Bu maddenin reseptörlerinin bloke edilmesine yönelik geliştirilen ‘gepant’ grubu ilaçlar migrende çok etkili bulunmuş ancak ağır karaciğer yetmezliği yaptığı için kullanıma girememiştir.
CGRP maddesinin engellenmesi ile migren ataklarının belirgin olarak azaldığının gözlenmesi, bu mekanizma ile etki eden ilaçlar konusundaki arayışı diri tutmuş ve çok sayıda geniş kapsamlı çalışmalar yapılmıştır.
Bu çalışmaların sonucunda, insandan elde edilen monoklonal antikorlar ile CGRP reseptörlerini bloke edebilen ve karaciğer yan etkisi olmayan, genel olarak halk arasında migren aşısı olarak bilinen “erenumab (AIMOVIG) “ geliştirilmiştir. 2018 yılının Mayıs ayında da Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından da migrenin koruyucu tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Ayda bir kez deri altına uygulanmasının ağrı sıklığında yüzde elliden fazla azalma sağlamaktadır. Ayrıca migren atakları sırasında kullanıldığında da yararlı olabileceği görülmüştür.
Enjeksiyon bölgesinde ağrı, rahatsızlık hissi, üst solunum yolu enfeksiyonu benzeri bulgular ve kabızlık olarak bildirilmiştir.

Ülkemizde 'erenumab' etken maddeli ilaç bulunmazken, benzer mekanizmalarla etki eden 'galcanezumab' etken maddeli migren iğnesi bulunmaktadır. 
Ağrı sıklığı üzerine etkisinin iyi düzeyde olmasına, yan etkilerinin az olmasına karşın ülkemiz şartlarında oldukça pahalı olması ve ülkemizde sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenmemesi nedeniyle migren hastalarının tedaviye erişimi kısıtlı kalmaktadır. 

Ayrıca gepant grubu ve zumab grubu pek çok molekül ile ilgili önemli bilimsel çalışmalar devam etmekte ve olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Bu bilgiler ile yakın gelecekte, migrenin atak ve koruyucu tedavisinde umut olabilecek pek çok yeni ilacın kullanıma gireceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

© Copyright 2018 - Baş Ağrısı Merkezi - Beyin ve Sinir Hastalıkları - Bu sitede yer alan tüm içerikler, bilgilendirme amaçlı olup tıbbi uygulama ve öneri niteliği taşımamaktadır.