Migrenin Çesitleri Nelerdir?


Migren kabaca kuralı ve aurasız migren olarak ikiye ayrılabilir.
Auralı ve aurasız migren dışında;
Retinal migren
Kronik migren
Migrenin eşdeğeri olan çocukluk çağı periyodik sendromları
Özel durumlarla ilişkili (adet dönemi, gebelik vb. Gibi) migrenler olarak özetlenebilir.

AURALI MİGREN

Migrenli hastalarda, genelde baş ağrısından önce başlayan görme bozuklukları, konuşma durması ve duyu bozuklukları gibi belirtiler ‘aura’ olarak tanımlanabilir.
Tüm auraların %90’ı görme ile ilgili yakınmalardır.
Bunlar genelde, gözün sağ ya da sol yarı görme alanında ortaya çıkan zigzaglar, çizgiler, kırık şekiller ve parlak ışıklar şeklindedirler.
Auralar en az 5 dakika en çok 1 saat sürebilir.
Aura bittikten hemen sonra ya da en geç 1 saat içinde de baş ağrısı başlar.
Görsel auralar dışında; vücudun bir tarafında duyu kaybı, konuşma bozukluğu, vücudun bir tarafında felç (hemiplejik migren), baş dönmesi, çift görme, dengesizlik gibi (beyin sapı auralı migren) gibi aura belirtileri de karşımıza çıkabilir.
Böyle durumlarda, aura belirtilerinden sonra baş ağrısının ortaya çıkıp çıkmadığı dikkatle sorgulanmalı, beyin damar hastalıkları ve epilepsi gibi ciddi nörolojik hastalıklar yönünden dikkatli bir inceleme yapılmalıdır.
Auralı migren hastalarında, normal insanlara göre tıkayıcı beyin damar hastalığı ve inme geçirme risklerinin %50 daha fazla olduğu unutulmamalıdır!

MİGRENE EŞLİK EDEN ya da MİGREN EŞDEĞERİ OLAN TEKRARLAYICI SENDROMLAR

Auralı ya da aurasız migreni olan hastalarda baş ağrısı ile birlikte görülebileceği gibi, henüz migrenin ortaya çıkmadığı bireylerde, baş ağrısı olmaksızın migrenin habercisi ya da eşdeğeri olarak da ortaya çıkabilen sendromlardır.
Önceleri sadece çocukluk çağında ortaya çıktığı düşünülse de artık yetişkinlerde de ortaya çıkabileceği bilinmektedir.
Konunun daha iyi anlaşılması için birkaç örnek verebiliriz…
Bir çocuk ya da yetişkin düşünelim…
Sık sık karın ağrısı ya da bulantısı oluyor,
Ya da şiddetli bulantı ile birlikte tekrar eden ve sonunda solukluk, yorgunluk uyku hali olan kusma atakları görülüyor,
Yine ataklarla gelen baş dönmeleri, dengesizlik gibi yakınmalar ortaya çıkıyor…
Bu ataklar beş, altı hatta daha fazla kez oluyor…
Ataklar sırasında yapılan bütün tıbbi incelemeler normal bulunuyor ve bu klinik tabloları açıklayacak hiçbir neden bulunamıyor.
Ataklar arasında ise hastaların hiçbir yakınması olmadığı gibi, muayeneleri de tamamen normal bulunuyor.
İşte böyle durumlarda, baş ağrısı olmasa bile, periyodik olarak ortaya çıkan karın ağrıları, baş dönmeleri ve kusma atakları migrenin habercisi ya da eşdeğeri olabileceği akla getirilirse kolaylıkla tedavi edilebilirler…
Ayrıca bu hastalarda, başka nedenlerle açıklanamayan tekrarlayıcı boyun tutulmaları (tortikollis), taşıt tutması ve diş gıcırdatma, uykuda yürüme, gece terörü gibi uyku bozukluklarının da olabileceği unutulmamalıdır!..

VESTİBÜLER MİGREN

Migren bazen baş dönmesi ile birlikte olabilir ya da baş dönmesi ile de ortaya çıkabilir.
Geçmişinde migren öyküsü bulunan hastalarda;
-Saniyeler, dakikalar ya da günlerce sürebilen şiddetli baş dönmesi atakları oluyorsa,
-Bu atakların en az yarısına ışıktan sesten rahatsız olma, migren karakterinde zonklayıcı baş ağrısı ya da görme ile ilgili aura gibi belirtilerden birisi eşlik ediyorsa, baş dönmesinin migren nedeniyle ortaya çıkmış olabileceği unutulmamalıdır.
Tekrarlayan ve klasik vertigo tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda, migren tipi baş ağrısı ve taşıt tutması gibi belirtilerin sorgulanması ‘Vestibüler Migren’ tanısının konulabilmesi için çok önemlidir.
Çünkü bu hastalarda migrenin tedavi edilmesi ile baş dönmesi ve dengesizlik gibi belirtiler de rahatlıkla ortadan kaldırılabilmektedir.

ADET MİGRENİ / MENSTRUEL MİGREN

Adet migreni diğer dönemlerde görülen migren ataklarına göre daha şiddetli olduğu gibi tedaviye de daha dirençlidir.
Adet dönemi özellikle aurasız migrenler için önemli bir tetikleyicidir. Hormonal değişikliklere bağlı olarak en sık adetten iki gün önce ve adetin ilk günü ortaya çıkmaktadır.
Adet migreninin tanısının doğru koyulması tedavi stratejisinin belirlenmesi için önemlidir.
Migren ataklarına adetle ilişkili diyebilmek için, adetten 2 gün önce ve 3 gün sonra olmak üzere en az üç adet döneminin ikisinde aurasız migren atakları olması gerekmektedir.
Bu amaçla en az 3 ay süre ile baş ağrısı günlüğü tutulmalı, migren ataklarının adet dönemi ile ilişkisi net olarak saptanmalı ve tedavi stratejisi buna göre planlanmalıdır.

ADET MİGRENİNDE TEDAVİ

İlaç Dışı Önlemler
Adet migreninde de diğer migren ataklarında olduğu gibi atakları azaltıcı önlemler almak gerekir.
Uyku düzenine dikkat etmek, migren ataklarını tetikleyici besinlerden ve alkol alımından uzak durmak, parlak ışıklardan ve keskin kokulardan kaçınmak gerekir.
Özellikle doğum kontrol ilaçları ve hormon kullanımı konusunda dikkatli olmak gerekir.

Atak Tedavisi
Adet döneminde ortaya çıkan migren ataklarında da diğer migren ataklarına benzer ilaçlar kullanılır. Bu dönemde kullanılan basit ağrı kesiciler ya da migrene özgü ağrı kesiciler (triptanlar) atağın şiddetine göre atak başlangıcından sonra en erken sürede alınmalıdır.

Kısa Süreli Önleyici Tedaviler
Özellikle adet döneminden 2 gün önce başlanıp adetin ilk 3 günü sürdürülen tedavilerdir.
Bu tedavi planında adetin başlangıç tarihi önemli olduğundan, ancak adetleri düzenli kadınlarda düşünülebilir. Adet düzensizliği durumlarında ise günlük vücut ısısı ölçümü yapılarak ilaç başlama tarihi belirlenebilir.
Migren atak tedavisinde kullanılan ilaçlar kullanılabildiği gibi, östrojen dalgalanmasını kontrol altına alabilmek için cilt üstü patch ve jel formunda ilaçlar kullanılabilir.

Uzun Süreli Önleyici Tedavi
Adet migrenini uzun süreli koruyucu tedavisinde, migrenin koruyucu tedavisi için kullanılan klasik ilaçlar dışında hormon tedavileri kullanılabilir.
Bu amaçla, değişik dozlarda östrojen içeren, ağızdan ya da ciltten uygulanabilen ilaçlar kullanılabilir. Daha az sıklıkta olmakla birlikte, rahim içi progesteron uygulamaları da tercih edilebilir.
Sürekli hormonal tedavinin amacı, yumurtaların aktivitesini baskılamak ve düzenli bir hormonal denge yaratmaktır.
Ancak, hormon tedavisinin, özellikle auralı migreni olanlarda, sigara kullananlarda, yaşı ileri kişilerde ve risk faktörü taşıyan kimselerde beyin damar hastalığı riskini arttıracağı unutulmamalıdır.

GEBELİK DÖNEMİNDE MİGREN

Bilinen migren hastalığı olan kadınlarda, hormonal değişikliklere bağlı olarak gebeliğin ilk 3 ayında migren atakları artabilir.
Gebeliğin diğer kısmında ise östrojen seviyesinin istikrarlı hale gelmesi, artan endorfin miktarı, kan glukoz metabolizmasının daha düzenli hale gelmesi, kaslardaki gevşeme gibi nedenlere bağlı olarak migren atakları azalır.
Bazen de gebe bir kadın, daha önce migren olmadığı halde ilk migren atağını gebelikte yaşayabilir.
Ancak bu durumda hekimin migren tanısı koymadan önce çok dikkatli olması, gebelikte baş ağrısı yapabilecek olan preeklampsi, eklampsi gibi durumlar ile beyin toplardamarlarında pıhtılaşma(tromboz) ile gidebilecek, anne ve bebeğin yaşamını tehdit edebilecek hastalıkları göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Migren tedavisinde kullanılan bir çok ilacın gebelikte kullanımı güvenli olmadığı için, gebelik planı olan migrenli kadınların gebe kalmadan önce bir nöroloji uzmanına danışması en akılcı yaklaşımdır.
Gebelik planı var ise gebelikte kullanımı sakıncalı ilaçları belirli bir plan dahilinde azaltarak kesilmeli, tedaviye hastanın durumuna göre belirlenecek stratejiler ile en güvenli yöntemlerle devam edilmelidir.
Ayrıca migren ataklarını arttırabilecek uyku düzensizlikleri, beslenme alışkanlıkları ve diğer tetikleyiciler belirlenmelidir.
Migren atakları gebeliğin ilk 3 ayında daha sık olacaktır. Gebelikte migrene bağlı olarak ortaya çıkan akut baş ağrısı atakları sırasında alınabilecek ilaçlar mutlaka doktora danışılarak alınmalıdır.
Ayrıca hamilelik döneminde migren ataklarının tedavisinde sinir blokajı yöntemleri de kullanılabilir.
Genel olarak gebeliğin son 6 ayında azalan migren atakları, doğumdan sonra östrojen seviyesinin ani olarak düşmesi, uyku düzeninin değişmesi, yaşam kalitesinin bozulması gibi sebeplerle sıklaşarak geri dönebilir.
Ayrıca bu dönemde emzirmenin de başlamış olması tedavi seçeneklerimizin sayısını azaltabilir.
Bu nedenle, gebelikten hemen sonraki dönemde ortaya çıkan migren ataklarının tedavisinde öncelikle yaşam kalitesini arttırıcı önlemleri almak, uyku, beslenme ve migren tetikleyicileri konusunda dikkatli olmak gerekir.
Bası ağrısı atakları sırasında alıncak basit ağrı kesiciler ve migrene özgü ağrı kesicilerin süte geçme ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenlerle ilaçların süte geçme sürelerine göre süt sağımı yapılmalıdır.
Ayrıca klasik anlamda kullanılan koruyucu tedavilerin de süte geçme olasılığı da unutulmamalıdır.

KRONİK MİGREN

En az son 3 ayda, her bir ayın 15 ya da daha çok günün baş ağrılı geçtiği ve bu baş ağrılarının en az 8' inin migren tipinde baş ağrısı olduğu durumda kronik migrenden söz edilebilir.
Kronik migren, hastaların sosyal yaşamlarında, aile yaşamlarında ve iş yaşamlarında çok ciddi sorunlara yol açabilen bir tablodur.
Tüm migrenlilerin %10' u kronik migrendir. 
Kronik migren ile birlikte depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları ve kronik ağrı bozuklukları sık görülür.
Ayrıca kronik migrenlilerde ağrı kesici aşırı kullanımı da sık eşlik eder. 
Bu nedenlerle kronik migren özel bir klinik durumdur ve tedavisi de hasta özelinde ayrı bir özenle ele alınmalıdır. 

© Copyright 2018 - Baş Ağrısı Merkezi - Beyin ve Sinir Hastalıkları - Bu sitede yer alan tüm içerikler, bilgilendirme amaçlı olup tıbbi uygulama ve öneri niteliği taşımamaktadır.